6 yaşından beri insanları eğlendirdi. dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı sanatçılarındandı. sesinin kumaşı benzersiz, dansları taklit edilemezdi. etrafında büyük ve pırıl pırıl bir hare ile dolaşırdı sanki. neredeyse 30 yıldır onu hep böyle gördüm. nazik, içine kapanık, utangaç, kendini gösterdiği o kurgulanmış dünyaya tezat bir garip, yapayalnız yürek... konuşurken ses tonunu ne kadar alçak tuttuğunu hatırlar herkes. kasten değil, konuşmak bile ona zul geldiğinden. rahmetli, hiç bir zaman kaf dağında bulunmamış burnuyla, tenini beyazlatmasıyla, dansıyla, evlilikleri ve çocuklarıyla, kendine özel hayvanat bahçesiyle ve bunlara benzemez pek çok "özeli" ile dalga geçen kimse ile papaz olmadı.
ne ahmak bir dünya bu... ölümüyle ilgili dış basındaki makaleleri şöyle bir okudum internetten. hemen hepsi içinde bulunduğu mali güçlüklerden söz etmiş. adam 25 yıl dünyayı sallamış, sen kalkıp borçlarını diline doluyorsun hala. onlar da sayende ya, ayrı... çocukları taciz etmişti ya hani, erken büyüdüğü ama hep çocuk kaldığından "yaşıtlarını" böyle kucaklaması bile sapık ve çürük beyinleri rahatsız etmişti işte. bugün bile "die" fiilini kullanıyorlar, "pass away"in suyu çıkmış söz konusu olan "mikail" jackson olunca...
bize, hayatımıza, neşemize, hüznümüze, coşkumuza nereden baksan -benim kısa tarihim içinde- 30 yıl eşlik ettin. allah sana gani gani rahmet eylesin. hakkını helal et. mübarek bir günde göçüp gitmen bile bir ders sanki. ***
biraz değil, epey eksildim bu haberle. gitti ve bir "benzeri" bile gelemez artık...
güzel bir söz var: "actor acts, player plays, star shows himself, myth hides himself"... yani aktör rol yapar, oyuncu oynar, star kendini gösterir, efsane kendini gizler. giden, efsaneleşmiş bir yıldızdı! burada kendisine verilmeyen huzuru doya doya yaşasın...
kendisiyle büyük denecek ebatlarda bir bağım yoktu. beni çok fazla etkilemiş olduğunu da sanmıyorum. ama hatırladığım bir şey var ki o da küçükken onun gibi dans etmeye çalışıp başaramayınca "nasıl yapıyor bunu ya?!" dediğimdir. haberlerde babannem öldüğünü görünce:
b: aaa, o kadın ölmüş.
i: o erkek!
b: he, erkek mi...
tarzında bir anıyı da bana yaşatmış oldu. bilgisayarımda bulunan tek şarkıyla kendisini anıyorum: smooth criminal
yaşadığı toplumun garip ahlak anlayışı yüzünden çocuk istismarcısı olduğu söylenen adam. demek amerikan halkı türkiye'de bir süre kalsa hepimiz çocuk istismarcısı olacağız. siz siz olun amerika'da yolda sevimli bir çocuk gördüğümüzde durup başını okşayıp hele ki yanaklarından öpmeyin. bu bile ebeveynlerin ya da görenlerin "pedophile!!!" diye çıplıklar atmasına sebep olabilir.. hatta teniniz biraqz esmerse sonuna terörist de eklerler çekinmeden. ha, sözün özü jackson iyi adamdı da çevresi kötüydü. hastalığı ve beyazlığı hakkında ise, kendisi ve doktorları bunu yıllarca sakladı. bilinen bir şey varsa beyazlaşmalar yüzünde belirmeye başladıktan sonra birkaç ameliyat ile rengini açtırdığıdır. zencilerin kızdığı şey bu değil, bu ameliyatlara devam etmesidir. (burun, saç vs.) ben sebebini bilmesem de çok severdim kendisini. hala inanamıyorum öldüğüne.
iyi hatırlıyorum, küçüktüm. annem ve babamla onun konserini izliyorduk televizyonda... onun için ağlayan hayranlarını görünce anneme sormuştum. 'anne onlar neden ağlıyor?' soruma 'senin gibi onlar da çok seviyorlar jackson u. mutluluktan ağlıyorlar.' cevabını aldığım an başlamıştım ağlamaya...
ufak hayrandım, büyük hayallerim vardı, gün gelicek tanışıcaktım o dev yıldızla. oyuncaklarımı hediye edecektim belki... ne de olsa çocukluğumdu... sonra gençliğim... beraber büyüdük adeta...
benim için hiçbir zaman değerini kaybetmemiş bir sanatçıydı. duyduğum ne varsa inanmadım, inanmam da...
meyve veren ağacı taşlamak kolayına gelir insanın...
sabah uyandığım an duydum o cümleyi. inanmak gelmedi. huzur diliyorum ruhuna, bu dünyada olmadı belki fazla.. başka baharlara...
iki gün önce aklıma geliverdi birden; michael jackson kliplerini indirdim ofiste, fotoğraflarına baktım.. çalışma arkadaşlarımla hakkında konuştuk; kimi estetiğinden dem vurdu eleştirdi, kimi gerçek star oluşuyla övdü..
bu sabah gittim işe, öldü dedi bana arkadaşım. ağzımdan aaa sesi çıktı sadece. michael jackson ölemez gibiydi sanki. tuhaf bir his. şaşırdım, üzüldüm.. maykıl ceksıın maadonna nidalarıyla oynadığımız oyunlar geldi aklıma.. bir dönemin kapandığını anladım..
arkadaşım lisede okuyan michael jackson hayranı kardeşini aradı, başsağlığı diledi. çocuk konuşamadı bile ağlamaktan.. ve ben dünyada bu kadar büyük bir iz bırakan, kilometrelerce uzakta yaşayan insanlar tarafından yası tutulan bir insan olmasına imrendim, saygı duydum. inşallah müslüman olduğu iddiaları doğrudur, ve de öteki alemde huzur bulur.
Ölümü sebebiyle MTV'nin günü kendisine ayırdığı pop'un -merhum- kralı. Böylece seneler önceki klipleri yeniden izleme fırsatı buldum. Black & White'ın Macauley Culkin'li, değişen insan yüzleri temalı, en sonunda M.J'ın kara bir jaguara dönüştüğü klibi tamamen unutmuşum mesela: Zamanına göre çok çok iyi klipmiş. Ya da They Don't Care About Us... Ya da Steven Spielberg'ünden Whoopi Goldberg'üne, Polis Akademisi'ndeki Mahoney'e, zamanının ünlülerini oynattığı klip... Boşuna değil, gerçekten tarih yazdı denmesi boşuna değil...
Hayatı belki biraz Zeki Müren'e benzetilebilir. Yaşadığı toplumdan çok farklı, sıradışı, ama yeteneğiyle efsaneleşen... Ömrünün son yıllarında kendini toplumdan soyutlayan... Kalbi kırık ölen...
Giderken, çocukluğumuzu da götürdü yanında. Belki de üzüntümüzün bir kısmı da bu yüzden... Artık moonwalk yapmak da Clark çekmek tabiri gibi mazinin tozlu sayfalarında kalacak... Yaşlanacağız...
sağlığında hakkında atıp tutan medyanın, öldükten sonra sevenlerinden ağır bir tokat yediği efsane. ben de sadece bizim memlekette basın halktan kopuk sanırdım, michael jackson'ın ölümüyle bir kez daha aydım ki, bu durum tüm dünyada aynı. bu da hepsine kapak olsun. yere göğe koyamadığın nasıl ipimizde değilse, karaladıklarına dair asıl hüküm de bizde.
bir tören yapıldı staples center'da. hayatının hemen tüm evrelerinde yanında bulunan dostu, tanıdığı, iş arkadaşı, ailesi adına herkes törende birkaç kelam etti. medya çocuklarının yüzünü ilk kez gördü, kızının ağlayarak da olsa sesini ilk kez duydu.
bunlar tarihe not düşme adına karalanan satırlar. naaşı da bir süre sonra toprağa verilecek. ve bileni bilmeyeni, tanıyanı tanımayanı, o'nun devrine yetişmiş olanı olmayanı en az bir otuz yıl daha onun şarkılarını dinleyecek.
müzik tarihine damgasını vurmuş bu adam hakkında 'ölmedi, yaşıyor' iddiaları çıkmaya başladı bile. Tamam seviyorsunuz, ölmemiş olsun istiyorsunuz; ama o zaten müziğiyle daha asırlar boyu yaşayacak rahat olun.
michael jackson için iyi bir şarkıcıydı müzisyendi demek hata olur.o bir şarkıcıdan fazlası olmuştur iyi bir senarist, iyi bir dansçı aynı zamanda iyi bir organizatör...kliplerinin senaryosuyla kliplerinin dans kareografisiyle kendisi ilgilenmiştir.kliplerinde yönetmen olarak adı geçmese de perde arkasında michael vardır.*
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.